Ozalit Kelimesi Nereden Geliyor?
Bugün pek çok kişi için “ozalit”, sadece teknik çizimlerin veya mimari planların basıldığı bir yöntem gibi görünse de bu kelimenin kökeni oldukça ilginçtir. “Ozalit” aslında bir baskı tekniğinin ismi değil, bu tekniği geliştiren Alman menşeli bir firmanın adıdır. 1920’li yıllarda Almanya’da kurulan Ozalid Werke adlı şirket, plan ve çizim çoğaltmaya yönelik özel bir fotokopi sistemini geliştirir. Zamanla bu yöntem o kadar yaygınlaşır ki, firmanın ismi doğrudan teknik çizim baskılarını tanımlar hale gelir.
O dönemde ozalit yöntemi, özellikle amonyakla çalışan kontakt kopyalama makineleri sayesinde popülerlik kazanır. Işığa duyarlı özel kağıtlar, orijinal çizimin üzerine yerleştirilerek UV ışıkla pozlanır ve sonrasında amonyak buharı ile geliştirildiğinde çizim kağıda aktarılmış olur. Bu yöntem, mimarlar, mühendisler ve teknik ressamlar tarafından yoğun bir şekilde kullanıldığından dolayı ozalit baskı kavramı sektörde yaygınlaşır. Bugün dijital baskı makineleriyle bu sistem büyük ölçüde yerini modern teknolojilere bırakmış olsa da, “ozalit” terimi hâlâ teknik çizim baskısı anlamında kullanılmaktadır.
İlginç olan şu ki, “ozalit” kelimesi artık teknik anlamını aşarak günlük dile de yerleşmiştir. Pek çok kişi, herhangi bir A0-A1-A2 ölçüsünde büyük çizimi “ozalite bastırmak” ifadesiyle tarif eder. Hatta mimari ofislerde, üniversite projelerinde veya copy center hizmetlerinde hâlâ bu kelime geçer. Oysa günümüzde kullanılan dijital plotter yazıcılarla alınan çıktılar aslında ozalit tekniğiyle değil, dijital mürekkep püskürtmeli veya toner bazlı sistemlerle oluşturulur. Ancak bu köklü terim, mesleki bir gelenek olarak yaşamaya devam eder.